Sayfalar

İmza kampanyası metni

İmza kampanyası metninin çıktısını http://www.siddetekarsikadin.org/ adresinden alabilirsiniz.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

Toplumsal yaşamda ve çalışma yaşamında, cinsiyet temelli eşitsizliklerin giderilmesi, kadınlara uygulanan eşitsizliğin ve ayrımcılığın görünür kılınması ve bunlara karşı çözümler sağlayacak politikaların üretilmesi hedeflenmelidir. Bu nedenle Hukukun erkek eg...
Devamını Gör

Şiddete Karşı İzmir Kadın Koordinasyonu
www.siddetekarsikadin.org
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA Kadınlar tarih boyunca her toplumsal statüde ve yapıda ikinci cins/ezilen cins olarak yer almışlardır. Erkek egemen sistem, kadını ev içinde karşılıksız emek harcamaya, edilgenleştirmeye, toplum içindeki asli görevlerini annelik ve ev kadınlığı üzerinden ta...
www.siddetekarsikadin.org
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA Kadınlar tarih boyunca her toplumsal statüde ve yapıda ikinci cins/ezilen cins olarak yer almışlardır. Erkek egemen sistem, kadını ev içinde karşılıksız emek harcamaya, edilgenleştirmeye, toplum içindeki asli görevlerini annelik ve ev kadınlığı üzerinden ta...

25 Kasım 2011 İzmir

https://picasaweb.google.com/lh/photo/8v7L3Q-EImlJ9-xMdYy2v-CEAvd2xA3QgRs86maF9Rk

BASIN BÜLTENİ 25 KASIM 2011

BASIN BÜLTENİ
25 KASIM 2011

Yeni adiyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanligi, bir suredir kadina yonelik siddetle mucadelede onemli bir isleve sahip olacak “Kadin Ve Aile Bireylerinin Siddetten Korunmasina Dair Kanun” uzerinde calisiyor. Bu surecte, aralarinda İzmir Kadın Dayanışma Derneği’nin de bulundugu 222 kadin orgutu olarak yasaya iliskin 33 sayfalik kendi onerilerimizi hazirlayip bakanliga sunduk.
 
“4320 SAYILI KADINLARA YONELIK HER TURLU SIDDET ve EV ICI SIDDETIN ONLENMESI, SIDDETLE MUCADELEYE DAIR KANUN” adiyla sundugumuz onerilerimiz, gerek Bakanlikca hazirlanmis taslaga yonelik elestirilerimizi; gerekse de alternatif onerilerimizi iceriyor. Alanda calisan kadin orgutleri olarak,  yasalarin  uygulanmasi sirasinda  kamu kurum ve kuruluslari ile yargilama faaliyetinde ortaya cikan aksakliklari ve bu aksakliklarin getirdigi kadinin insan haklari ihlalleri konusunda sahadan gelen bilgi birikimimizi hazirlamis oldugumuz taslaga yansittik.
 
Kadin orgutleri olarak kadina karsi siddetin, kadinlar ve erkekler arasindaki esitsiz guc iliskilerinden kaynaklanan bir ayrimcilik ve kadinin insan haklari ihlali olarak acikca tanimlanmasini talep ediyoruz. Cikartilacak siddet yasasinin, siddeti onleyici, saldirganlari caydirici ve siddete maruz kalan kadini, cocuklarini, yakinlarini ve siddetin taniklarini etkin bir bicimde koruyucu mekanizmalar icermesi (bu cercevede, Turkiye capinda etkin ve yaygin bir siginak ve cinsel siddet kriz merkezleri aginin olusturulmasi, yasanin uygulanmasini takip icin, KSGM koordinasyonunda, kadin orgutleri temsilcilerinin de icinde bulundugu bir izleme mekanizmasi kurulmasi) gerektigini bir kez daha hatirlatiyoruz.
 
Gerekli kurumsal mekanizmalar icermedigi, etkin bir takip sistemi kurulmadigi ve bunlarin gerceklesmesi icin yeterli bir butce ve kadinin insan haklari egitiminden gecmis (sayisal olarak kadin-erkek esitligi de gozetilen) nitelikli bir personel tahsisi saglanmadigi takdirde cikartilacak hicbir yasanin sorunu hafifletmeye bile yetmeyecegini biliyoruz. Bu nedenle, kurumsal mekanizmalar konusunda “yeterli butce yok” savunusunu hicbir bicimde kabul etmiyoruz.
 
Bugun 25 Kasim Kadina Yonelik Siddete Karsi Uluslararasi Mucadele Gunu. Bizler ulkemizde kadina yonelik siddetin ve kadin cinayetlerinin hizla arttigi bugunlerde sozumuzu bir kez daha yineliyor;
 
•          222 Kadin Orgutunce hazirlanmis olan yasa taslaginin en kisa surede ve bir butun halinde yasalasmasini ve;
•          “Kadinlara Yonelik Siddet ve Ev Ici Siddetin Onlenmesi ve Bunlarla Mucadeleye Dair Avrupa Konseyi Sozlesmesi”nin de cekincesiz olarak onaylanarak bir an once yururluge girmesini talep ediyoruz.
 
Bu taleplerimiz yerine gelene kadar bu konunun takipcisi olacagimizi kamuoyuna duyuruyoruz.

BASINA VE KAMUOYUNA


Öfkeliyiz!
Biz kadınlar bugün burada, daha 13 yaşında bir çocukken, yaşadığı Mardin’in Derik ilçesinde 26 erkeğin tecavüzüne uğrayan N.Ç.’nin 6 yıldır süren davasında alınan son kararla ilgili sözümüzü söylemek için bir araya geldik.   “Adalet Sarayları”ndaki tahtlarında oturan, sözde adalet dağıtıcılarının N.Ç. davasında aldıkları son karardan anladıklarımızı anlatmak için bir araya geldik. Adaletin terazisi bozuk derler; biz kadınlar adaletin bizim için artık yaşamadığını söylemeye geldik. Mahkeme salonlarındaki, büyük puntolarla yazan “adalet mülkün temelidir”  sözüne yaraşır biçimde mülkün sahibi olan erkeklerin adaletini, biz kadınlara karşı uygulayan sözde adalet dağıtıcılarına, erkek egemenliklerini hatırlatmaya gelmedik. Biz kadınlar öfkemizi haykırıp, hala var olduğumuzu, N.Ç. davasının utanç davası olarak takipçisi olduğumuzu göstermeye geldik.
N.Ç. daha çocuk yaşta,  yaşadığı ilçenin ileri gelenlerinin de arasında olduğu 26 erkeğin tecavüzüne uğradı. Kimdi bu ileri gelenler; bir yüzbaşı, bir  ilköğretim müdür yardımcısı, korucu,  mahalle muhtarı, belediye, banka, kaymakamlık, tedaş gibi kurumlarda çalışan adamlar… 13 yaşındaki bir çocuğun bir ilçenin ileri gelen adamlarıyla kendi rızasıyla birlikte olduğu kararını veren adalet dağıtıcısı adamlar, tecavüzcü adamları korumakla kalmamış, aldığı bu kararla neredeyse N.Ç.’yi 13 yaşında kendi rızasıyla ilişkiye girmekle suçlu ilan etmiştir.
N.Ç.’ nin davasına yönelik münferit gibi görünse bile bu karar göstermiştir ki; kadınlara yönelik her tür saldırı, taciz, tecavüz ve diğer şiddet davaları artık yargının müfredatından çıkarılmıştır. Artık kadına yönelik işlenen bu ve benzeri suçlar, tahtlarında oturup hüküm veren adamlarca suç olarak görülmemekte ve gösterilmemektedir. Adalet sisteminin görevlerinden birinin de; erkeklere, kadınlara karşı işledikleri suçlarda koruyuculuk yapmak olduğunu tescillemiştir.
13 yaşındaki bir çocuğun rızasından söz etmek, hangi insanlığa, hangi vicdana sığar diye sormaya gelmedik. Utanç, ahlak, vicdan gibi kavramların artık bu topraklarda yeşermediğine daha önce de defalarca kez tanık olduk. Ancak hangi akıl böylesi bir konuda bir çocuğun, bir kadının rızasından söz eder, işte bunu sormaya geldik. Yüzlerce insanı, haklarındaki suçlamalardan haberdar etme gereği bile duymadan aylarca belki yıllarca cezaevlerinde tutan sözde adalet dağıtıcı adamlar; Derik’in önde gelenlerini bu kadar pür telaş dört duvardan kurtarmaya hangi güç teşvik etti sizleri? Cezaevlerinde suçu kanıtlanmamış, hatta masumluğu su götürmez onlarca insanı tutarken, kadınlara karşı işlenen suçlarda erkekleri mahkum etmekten imtina etmenizi neyle açıklarsınız, sormaya geldik.
Bu topraklar farkındadır yada değildir ama kendinden olmayan her şeyi ötekileştirir. Kadınları “sever” kadınlar çiçektir, ama her gün bir kadın cinayete kurban gider, katilleri sevildikleridir. Kürtleri sever, deprem olur yardımlar çığ olur büyür, ama ölüm varsa esas suçlusu Kürtlerdir. Yoksulu sever, ama yoksul, hırsızdır, gaspçıdır, çocuk da olsa “kendi rızasıyla” kudretli adamlarla birlikte olur. Hükümetimiz bunu anlatır, en iyi kadın üç çocuk doğuran, en iyi Kürt asimile olan, en iyi yoksul boynu bükük hayatına şükreden, ötesini istemeyen, olmadı anasını da alıp giden. N.Ç. yoksul, Kürt, kadın… yani bu sistem için yok sayılan,  hatta varlığının hiçbir değeri olmayan…
Biz kadınlar soruyoruz:
Katillerimizi korudunuz, tecavüz edenleri korudunuz, devlet adamlarını korudunuz, adaletiniz yerini buldu mu?
Dünyanın ve bu toprakların en az yarısını oluşturuyoruz, sesimize kulak tıkadınız, sağırlığınız artık yetmedi mi?
Biz kadınların sesi çoğaldıkça erkek egemenliğiniz küçülecek, üç maymunu oynamanız N.Ç. tecavüzcülerini kurtarmaya yetti mi?
Adaletinizin terazisi sizce hala dengede mi?

                                                                                              İZMİR KADIN PLATFORMU