Sayfalar

BASINA VE KAMUOYUNA


Öfkeliyiz!
Biz kadınlar bugün burada, daha 13 yaşında bir çocukken, yaşadığı Mardin’in Derik ilçesinde 26 erkeğin tecavüzüne uğrayan N.Ç.’nin 6 yıldır süren davasında alınan son kararla ilgili sözümüzü söylemek için bir araya geldik.   “Adalet Sarayları”ndaki tahtlarında oturan, sözde adalet dağıtıcılarının N.Ç. davasında aldıkları son karardan anladıklarımızı anlatmak için bir araya geldik. Adaletin terazisi bozuk derler; biz kadınlar adaletin bizim için artık yaşamadığını söylemeye geldik. Mahkeme salonlarındaki, büyük puntolarla yazan “adalet mülkün temelidir”  sözüne yaraşır biçimde mülkün sahibi olan erkeklerin adaletini, biz kadınlara karşı uygulayan sözde adalet dağıtıcılarına, erkek egemenliklerini hatırlatmaya gelmedik. Biz kadınlar öfkemizi haykırıp, hala var olduğumuzu, N.Ç. davasının utanç davası olarak takipçisi olduğumuzu göstermeye geldik.
N.Ç. daha çocuk yaşta,  yaşadığı ilçenin ileri gelenlerinin de arasında olduğu 26 erkeğin tecavüzüne uğradı. Kimdi bu ileri gelenler; bir yüzbaşı, bir  ilköğretim müdür yardımcısı, korucu,  mahalle muhtarı, belediye, banka, kaymakamlık, tedaş gibi kurumlarda çalışan adamlar… 13 yaşındaki bir çocuğun bir ilçenin ileri gelen adamlarıyla kendi rızasıyla birlikte olduğu kararını veren adalet dağıtıcısı adamlar, tecavüzcü adamları korumakla kalmamış, aldığı bu kararla neredeyse N.Ç.’yi 13 yaşında kendi rızasıyla ilişkiye girmekle suçlu ilan etmiştir.
N.Ç.’ nin davasına yönelik münferit gibi görünse bile bu karar göstermiştir ki; kadınlara yönelik her tür saldırı, taciz, tecavüz ve diğer şiddet davaları artık yargının müfredatından çıkarılmıştır. Artık kadına yönelik işlenen bu ve benzeri suçlar, tahtlarında oturup hüküm veren adamlarca suç olarak görülmemekte ve gösterilmemektedir. Adalet sisteminin görevlerinden birinin de; erkeklere, kadınlara karşı işledikleri suçlarda koruyuculuk yapmak olduğunu tescillemiştir.
13 yaşındaki bir çocuğun rızasından söz etmek, hangi insanlığa, hangi vicdana sığar diye sormaya gelmedik. Utanç, ahlak, vicdan gibi kavramların artık bu topraklarda yeşermediğine daha önce de defalarca kez tanık olduk. Ancak hangi akıl böylesi bir konuda bir çocuğun, bir kadının rızasından söz eder, işte bunu sormaya geldik. Yüzlerce insanı, haklarındaki suçlamalardan haberdar etme gereği bile duymadan aylarca belki yıllarca cezaevlerinde tutan sözde adalet dağıtıcı adamlar; Derik’in önde gelenlerini bu kadar pür telaş dört duvardan kurtarmaya hangi güç teşvik etti sizleri? Cezaevlerinde suçu kanıtlanmamış, hatta masumluğu su götürmez onlarca insanı tutarken, kadınlara karşı işlenen suçlarda erkekleri mahkum etmekten imtina etmenizi neyle açıklarsınız, sormaya geldik.
Bu topraklar farkındadır yada değildir ama kendinden olmayan her şeyi ötekileştirir. Kadınları “sever” kadınlar çiçektir, ama her gün bir kadın cinayete kurban gider, katilleri sevildikleridir. Kürtleri sever, deprem olur yardımlar çığ olur büyür, ama ölüm varsa esas suçlusu Kürtlerdir. Yoksulu sever, ama yoksul, hırsızdır, gaspçıdır, çocuk da olsa “kendi rızasıyla” kudretli adamlarla birlikte olur. Hükümetimiz bunu anlatır, en iyi kadın üç çocuk doğuran, en iyi Kürt asimile olan, en iyi yoksul boynu bükük hayatına şükreden, ötesini istemeyen, olmadı anasını da alıp giden. N.Ç. yoksul, Kürt, kadın… yani bu sistem için yok sayılan,  hatta varlığının hiçbir değeri olmayan…
Biz kadınlar soruyoruz:
Katillerimizi korudunuz, tecavüz edenleri korudunuz, devlet adamlarını korudunuz, adaletiniz yerini buldu mu?
Dünyanın ve bu toprakların en az yarısını oluşturuyoruz, sesimize kulak tıkadınız, sağırlığınız artık yetmedi mi?
Biz kadınların sesi çoğaldıkça erkek egemenliğiniz küçülecek, üç maymunu oynamanız N.Ç. tecavüzcülerini kurtarmaya yetti mi?
Adaletinizin terazisi sizce hala dengede mi?

                                                                                              İZMİR KADIN PLATFORMU


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder